IVthInternational Eurasian Educational Research Congress, Denizli, Turkey, 11 - 14 May 2017, pp.583-584
Problem Durumu
Erken çocukluk döneminde çocukların öğretmenleri ile kurduğu ilişkinin kalitesi okulda sosyal duygusal, davranışsal uyumun
sağlanmasıyla sonuçlanmaktadır (Driscoll, Wang, Mashburn ve Pianta, 2011). Bu süreçte öğretmenin sergileyeceği sıcak
yakın ilişki biçimi, sınıf ortamındaki iklimi etkilemekte, çocuğun okula karşı tutumunu olumlu yönde değiştirmekte ve çocuğun
yaşamında öğretmeni bir destek kaynağı olarak daha işlevsel bir şekilde kullanabilmesine yol açmaktadır (Westman ve
Bergmark, 2014). Literatürde öğretmen çocuk ilişkisini etkileyen çeşitli unsurlar tartışılmaktadır. Öğretmenlerin bu süreci
yönetirken çocukların duygusal tepkilerine kendi geçmiş deneyimlerinden, inançlarından, uyumsuz davranışlarla başetmekle
ilgili yeterliliklerinden ve duygu durumlarından etkilenerek cevap verdikleri vurgulanmaktadır (Martin, Linfoot, & Stephenson,
1999; Swartz, & McElwain, 2012). Bu bağlamda, çocuk öğretmen ilişkisinin niteliğini etkileyen faktörlerin en başında
öğretmenlerin, kendi duygularını düzenlemede ne kadar yetkin oldukları, sorunlar karşısında kullandıkları yaklaşımları ve
mesleklerine yönelik inançları gelmektedir. Çocuklarla kurulan olumsuz ilişkilerde öğretmenlerin duygusal kontrol eksikliğinin
ya da öfke kaybının merkezde yer aldığı ifade edilmekte ve bu durumun çocuk ve öğretmen arasında kurulan ilişkileri
zedeleyebileceği belirtilmektedir (Sutton, Mudrey Camino ve Knigh, 2009). Ancak öğretmenlerin mesleklerini yürütürken
duygu düzenleme amacıyla kullandıkları stratejilere yönelik çalışmaların sınırlı sayıda olduğu da ifade edilmektedir (Sutton,
2004). Nitelikli öğretmen olma özelliklerini etkileyen unsurlardan biri de öğretmenlerin mesleklerine yönelik inançlarıdır.
Öğretmenin duygularını, davranışlarını, düşüncelerini etkileyerek eğitime doğrudan etki etmektedir (Banu, 2014). Örneğin
Sutton (2004) öğretmenlerin duygularını uygun biçimde düzenleyebildiklerine dair inançlarının öğretim hedeflerine etkin
şekilde ulaşmalarında ve ideal bir öğretmen olma yönündeki imajlarının yapılanmasında etken olduğunu ifade etmektedir.
Erken çocukluk dönemi eğitimcilerinin inançlarının, uygulamada neler yaptıklarına, nasıl bir öğretim stratejisi izlediklerine ve
sınıf içi iletişimi nasıl yönettiklerine ilişkin bir anlayışı da beraberinde getirdiğini ortaya koyan çalışmalar bulunmaktadır
(Sakellariou ve Rentzou, 2012). Öğretmenlerin öğrencileriyle kurdukları ilişkileri algılama biçiminin inançlarla sınıf yönetimi
yaklaşımlarıyla ve duygu düzenleme becerileri ile bağlantılandırılması bu tür ilişkilerin güçlendirilmesi ve sınıf içi işleyişin
etkin hale getirilmesi açısından destekleyici olacaktır. Bu bağlamda, çocuk öğretmen ilişkisinin çok kapsamlı bir perspektifle
çok boyutlu değişkenlerle ele alınması detaylı bilgilere ulaşmayı beraberinde getirebilecektir. Bu çalışmanın amacı alan
yazında sınırlı düzeyde çalışma ile incelenen çocuk-öğretmen ilişkilerini temel düzeyde etkileyen faktörler arasında
öğretmenin duygu düzenleme becerisi ve mesleğine yönelik inançları arasındaki ilişkilerin incelenmesidir.
Çalışma kapsamında aşağıdaki problem durumuna ilişkin cevaplara ulaşılması hedeflenmektedir:
Okul öncesi öğretmenlerinin duygu düzenleme becerileri ve öğretmenlik inanışları öğretmenlerinin öğrencileriyle kurdukları
ilişkileri algılama biçimleri ile ne düzeyde ilişkilidir?
Araştırma Yöntemi
Bu araştırmada, seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinden tipik durum örnekleme kullanılmıştır. Örneklem İzmir İli merkez
ilçelerinde bulunan 10 bağımsız okul öncesi eğitim kurumunda çalışmakta olan 94 okul öncesi öğretmenini ve herhangi bir
gelişimsel geriliği ya da engeli bulunmayan 140 kız ve 142 erkekten oluşan toplam 282 çocuğu kapsamaktadır.
Öğretmen çocuk ilişkilerini değerlendirmek amacıyla “Öğrenci-Öğretmen İlişki Ölçeği- Kısa Formu (Student–Teacher
Relationship Scale-SF)” kullanılmıştır. Pianta (2001) tarafından geliştirilen Öğrenci-Öğretmen İlişki Ölçeği Kısa formu,
ülkemizde Şahin ve Karabay (2015) tarafından uyarlaması yapılan, 15 maddelik, kişinin kendi başına doldurduğu, 5’li likert
tipi bir ölçektir. Öğretmenin belli bir öğrenciyle kurduğu ilişkiyi algılama biçimini değerlendirmek amacıyla oluşturulmuştur.
Ölçek çatışma ve yakınlık olmak üzere iki alt boyuttan oluşmaktadır. Öğretmenlerin duygu düzenleme becerileri Gross ve
John (2003) tarafından geliştirilen Duygu Düzenleme Ölçeği (Emotional Regulation Questionnaire) ile incelenmiştir. Duygusal
tepkileri ve duyguların ortamın koşullarına göre düzenlenip ifade edilmesini değerlendiren bir ölçektir. Duygu düzenleme
ölçeği bilişsel yeniden değerlendirme ve ifadeyi baskılama şeklinde bireysel farklılıkları değerlendirmek üzere geliştirilmiş 1
ile 7 arasında puanlanan 10 maddelik bir ölçektir. Ölçeğin Türkçe’ ye uyarlaması Yurtsever (2004) tarafından yapılmıştır.
Çalışmada kullanılan diğer bir ölçme aracı Öğretmenlik İnanışları Soru Formu’dur. Wilcox-Herzog ile Ward (2004) tarafından
geliştirilmiş öğretmenlerin duyarlı (hassas) ve katılımcı yaklaşımlarına yönelik inançlarını ve öğretim sırasında bunu ne
düzeyde ortaya koyduklarını değerlendiren öz bildirmeye dayalı 17 maddelik 1 ile 5 arasında puanlanan bir ölçme aracı
olarak tasarlanmıştır. Öğretmenlik inanışları ölçeği ‘duyarlılık (sentitivity)’, ‘sözel/sözel olmayan katılım (verbalandnonverbalinvolvement)’ ve ‘oyun stili (playstyle)’ boyutlarını kapsamaktadır (bakınız, Wilcox-Herzog ve Ward, 2004).
Beklenen/GeçiciSonuçlar
Verilerin istatistiksel analizi için Pearson Momentler Çarpımı Korelasyonu ve t-testinin yanısıra okul öncesi öğretmenlerinin
duygu düzenleme becerilerinin ve öğretmenlik inançlarının öğrenci öğretmen ilişkilerinin niteliğini açıklama gücünü belirlemek
için çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Genel olarak bulgular incelendiğinde, öğrencileriyle kurdukları ilişkileri daha az
çatışmalı ve yakın algıladıklarını ifade eden öğretmenlerin fazla olduğu bununla birlikte öğretmenlerin duygularını
düzenlerken ifade baskılamaya sıklıkla başvurdukları ancak bilişsel yeniden değerlendirmenin çok kullandıkları bir strateji
olmadığı görülmüştür. İnanışlar açısından öğretmenlerin kendilerini duyarlı algıladıkları ancak oyun stili açısından kendilerini
daha zayıf buldukları anlaşılmaktadır. Duygu düzenleme ve öğretmenlik inanışlarının öğretmenlerin çocuklarla kurdukları
ilişkiyi algılama biçimlerini güçlü bir şekilde yordaması beklenmektedir.