GELENEKSELDEN DİJİTALE ULUSLARARASI MEDYA ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUMU (IMS), İzmir, Türkiye, 10 - 11 Mayıs 2018, ss.93-98
Dijital kültürün giderek baskın hale
geldiği 2000’li yıllarda teknoloji/makine ve beden ilişkisini ele alan sinema
filmlerinin ve televizyon dizilerinin sayısında önemli bir artış göze
çarpmaktadır. Söz konusu ürünlerde teknoloji sıklıkla mistifiye edilirken aynı
zamanda gündelik yaşam ve iktidar mekanizmaları ile olan bağlantısı anlamında teknolojiye
ve dijital kültüre karşı çelişkili, kararsız bir tutum takınıldığı görülür. Mr.
Robot dizisinde bu tür çelişkiler hacker eylemlerini de kapsayacak bir biçimde
yansıtılır. Teknolojinin, dizide E-Corp adlı dev holding üzerinde
cisimleştirilen kapitalizme karşı direniş aracı olarak kullanılması aynı
zamanda ana karakter Elliot Alderson’un şizofrenik bir evrende yaşaması ile iç
içe geçecek şekilde sunulur. Bellekle ilgili sorunlar, kimliğin tutarlı ve
bütüncül kılınamaması gibi geç modern ya da postmodern çağa ait ürünleri
belirlediği düşünülen özellikler dizide, teknoloji kullanımına hâkimiyet
üzerinden şekillenen bir anti-kahraman evreni ile ilişkilendirilmiştir. Dolayısıyla
çoklu/parçalanmış benlik kavramının teknoloji kullanımına hâkimiyet ile
geliştirilen bir direnişi sorunlu hale getirmesi anlatının temel dayanağını
oluşturmaktadır. Mr. Robot’ta postmodern anlatılara egemen olan, karakterin
kimliği, belleği ve karar mekanizmaları için alabileceği referans noktalarının
kaygan oluşu, dijital kültür ve bunun üzerinden şekillenen direniş biçimlerinin
nitelikleri ile doğrudan ilişkilidir. Hakikatin ne olduğunun bilinememesine,
yüzeylerin ardında farklı gerçekliklerin olmasına, karakterlerin ayaklarının
altında sağlam bir zemin bulunmamasına dayanan postmodern anlatıların bir
örneğini oluşturan Mr. Robot bu tür bir belirsizliği, anlatısının merkez
noktası ve cazibe unsuru olarak sunarken dijital kültürün içinden geliştirilen
direnişi de söz konusu belirsizliklerin beraberinde getirdiği bir kafa
karışıklığı, sanrı ve hezeyan evreni içinden anlatmaktadır.